Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2023/2619 E. ve 2024/6478 K.

yazar:

kategori:

DAVA : Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacılar vekili ile asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 17.09.2024 günü hazır bulunan davacılar vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …, asli müdahil … ve vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR : I. DAVA

1.Davacılar vekili dava dilekçesinde; … İnşaat San. ve İnşaat Malzemeleri Pazarlama Ticaret A.Ş. ünvanlı şirkette davacı …’ın mevcut değeri 100,00 TL nominal değerli 10.200 adet, müvekkili …’ın ise 5.100 adet olmak üzere toplam 15.300 adet, sermaye paylarının karşılığı 1.530.000,00 TL bedelli olan hamiline yazılı hisse senedine sahipken yaşadıkları ekonomik güçlükler nedeni ile müvekkillerinin toplam 15.300 adet senedi noter aracılığıyla asli müdahil …’e devrettikten sonra senetlerin yerinde olmadığını fark ettiklerini, bu konuda savcılığa şikayette bulunduklarını, senetlerin zilyetliğinin devredilememiş olması nedeni ile mülkiyet devrinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu anlamında sağlanamadığını, müvekkillerinin malik olmaya devam ettiklerini, bu arada davalı … tarafından adı geçen şirkete ait 15.300 adet pay senedinin 17.08.2018 günü şirkete ibraz edilmesi üzerine 11.01.2019 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, bu nedenle istirdat davasının açıldığını, davalının müvekkillerinin yeğeni olup, senetlerin üçüncü kişilerin eline geçmemesi amacıyla bu yola başvurduğunu yakınlarına ve tanık …’a beyan ettiğini, davalının, zilyetliği hukuka uygun yollarla elde etmediğini ileri sürerek, hisse senetlerinin mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespiti ile iş bu hisse senetlerinin davacı müvekkillerine teslimine/devrine, mümkün olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Asli müdahil vekili müdahale dilekçesinde; davalının hisse senetlerini … dışı elde ederek şirket yönetimi ile de anlaşarak adına tescil ettirdiğini, bu konuda soruşturma dosyasının bulunduğunu, davalının hiçbir şekilde senetleri hukuka ve usule uygun olarak aldığını ispat edemediğini, mantıklı bir savunma dahi yapamadığını, davacıların ilk etapta harçları karşılayamayacaklarını belirterek dava açmadıklarını, hisse senetlerinin başkasına devri halinde zarar görecek olanın sadece müvekkilinin olduğunu, şirketin % 30 hissesini 1.530.000,00 TL’ye satın aldığını, 31.08.2018 tarihli noter ihtarnamesi ile devir belgesini göndererek pay defterine işlenmesini istediğini, aynı şekilde hamiline yazılı senetlerinin de ibraz edilmesini talep ettiğini, ancak davacıların senetlerin çalındığı iddiası ile savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürerek asli müdahale taleplerinin kabulüne ve hisseden doğan hakların müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, 6102 Sayılı Kanun’un 489. maddesine göre, hamiline yazılı anonim şirket pay senedini elinde bulunduranın yasal hak sahibi olduğuna ilişkin yasal karinenin aksinin eldeki davada davacı ve müdahil tarafça ispat edilemediği, davacıların, pay senetlerinin zilyetliği geçirilmeksizin müdahil davacıya satış yaptığına ilişkin noterde düzenlenen satış sözleşmesinin, hamiline yazılı pay senetlerini elinde bulunduran davalıya karşı hüküm ifade etmeyeceği, davacı yanca yemin deliline dayanılmış ise de davalının hamiline yazılı pay senetlerini davacı tarafın iddia etmiş olduğu şekilde aldığı hususunda yemin etmesinin kendisini ceza soruşturması ve/veya kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıa olması nedeni ile bu tür vakıarın yeminin konusu olamayacağı, davalının hamiline yazılı pay senetlerini elinde bulundurmasının hak sahipliğini ispatladığı, davacının ve müdahilin, pay senetlerinin davalı tarafından ne şekilde elinde bulundurduğunun ispatlanmasının gerektiği yönündeki değerlendirme ve beyanlarının 6102 Sayılı Kanun’un 489. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile davanın ve asli müdahale davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile asli müdahil vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili ile asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

  1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, anonim şirkete ait hamiline yazılı hisse senetlerinin istirdadına, olmadığı takdirde iptallerine karar verilmesi istemine ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

2.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi.

  1. Değerlendirme

1.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, hukukumuzda 6098 Sayılı Kanun’un “Ceza hukuku ile ilişkisinde” başlıklı 74. maddesinde düzenlenmiş olup hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Anılan Kanun maddesinde yer alan “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklindeki açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesinin, zarar tutarının, temyiz gücünün ve yükletilme yeterliğinin, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı konusuyla hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Yani, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacak, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması söz konusu olmayacaktır.

2.Somut olayda; asli müdahil vekilince 01.07.2022 ve 14.04.2023 tarihlerinde sunulan beyan dilekçelerinin içerikleri doğrultusunda UYAP kayıtları üzerinden yapılan incelemede, asli müdahil tarafından aynı konuya ilişkin eldeki davanın tarafları aleyhine suç duyurusunda bulunulması üzerine adı geçenler ve dava dışı Tuğrul Burak Koçoğlu hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2022 tarih ve 2022/5987 Esas numaralı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/208 Esas sayılı dosyasının 10.01.2023 tarihli celsesinde …, … ve … hakkındaki kamu davasının tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine karar verildiği ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.

3.Bu durumda, yukarıda yapılan tespitler ve ilkesel değerlendirmeler çerçevesinde İlk Derece Mahkemesince ceza dava dosyasının sonucu beklenilip dosya içesinde yer alan tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için Bölge Adliyesi Mahkemesi kararının kaldırılıp İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile asli müdahil vekilinin temyiz istemlerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 Sayılı Kanun’un 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan ve asli müdahil …’ten alınarak davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, 17.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir